19 Aralık 2012 Çarşamba

Konu bu kez futbol degil..


                 Hem Futbolojik Hem  Sosyolojik


             Derbi her seferinde olduğu gibi türlü türlü olaylara sahne oldu ama R.Meireles’in kırmızı kart sonrası tutum ve davranışları hala gündemin taze konusu. Hazır hal böyleyken ben de bunu fırsat bilip biraz futbolla alakalı biraz da sosyolojik olarak ufak semantik, etimolojik alıntı ve açıklamalarla zülf-i yâre dokunmak ve olaya hiç yaklaşılmamış bir yönden yaklaşmak istiyorum.


             Olaylar malum... Öncelikle gay kelimesinin anlamını geniş bir boyutta incelemek gerek, anlamak yetmez idrak etmek gerek. Dilimizde  ‘eşcinsel’ yani duygu boyutunda veya cinsel boyutta yönelimi kendi hemcinsine dönük olan kişi anlamına geliyor.  Özellikle geri kalmış ama kendisini gelişmekte olan kategorisinde gören fakat fikir dünyasında apayrı bir yalanlar ülkesini oynayan ülkelerde,  militarist  literatürde  ‘ psikolojik bir hastalık ‘ olarak geçen fakat niyesi belli olmayan, dini literatürlerinde yasaklanan olarak yorumlanan  ama aslında kişisel bir tercih, eğilimden başka bir şeyden ibaret olmayan Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün 1990 yılında hastalık listesinden çıkardığı ve Uluslararası hastalık sınıflandırmalarına 1992 itibariyle dahil etmediği kelimedir. Homoseksüel anlamı dışında neşeli, parlak, canlı, zevkine düşkün, şen anlamları var.


              Meireles’in cezası konusunda aslında yazacak çok bir şey yok,  yaptığı hareket başka başka kültürlerde başka başka anlamlara gelse bile, akıllara Recep İvedik’in filmdeki dalgıçla olan sahnesini getirse de şu açık ki futbolda da ‘ameller niyetlere göre değer kazanır’. İma ettiği mana ve olayın alt parametreleri ise bunun aksini göstermemektedir.
              Futbolu bir yana bırakıp sosyolojik olarak olayı değerlendirdiğimizde Türkiye’nin LGBT (GLBT yada)  hakları konusunda ciddi derecede geri olduğu aşikardır. Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transcinsel kelimelerinin başharfleridir.  Ve bu ülkede hala gay olmak bir hakaret hatta sinkaf boyutunda mana bulan bir kelimedir.  Meireles olayı sonrasında da hiçbir yazar yada bunu yazmayı, paylaşmayı kendine görev edinen herhangi bir kimse olmamıştır. Hepimizin bir parçası olduğu kültürümüzde bile kendine yer bulmuş ayrım, ‘İbne’ diye küfreden biz değil miyiz ? Söylemeden de geçemeyeceğim; bu tavrıyla medya bir kez daha halkın ‘İbne basın! Bunu da yazın’ sloganına layık davranmıştır.